İYİ Parti’nin İBB Başkan Adayı Buğra Kavuncu, 6 Şubat Kahramanmaraş merkezli depremlerin yıl dönümünde, AK Parti İBB Başkan Adayı Murat Kurum’a AK Parti döneminde çıkarılan imar barışına ilişkin olarak Resmi Gazete’de yayınlanan Şehircilik Bakanlığı Tebliği’ni çerçeveletip gönderdi. Partililerle bugün Beylikdüzü’ndeki PTT şubesinde buluşan Kavuncu, şunları söyledi:
“SEÇİM ZAMANI GÜNDEME GELEN BU UYGULAMALARIN MİLLETİN CANINA MAL OLDUĞUNU HATIRLAR DA AYNI HATANIN İÇİNE DÜŞMEZ”
“Bugün 6 Şubat’ta yaşadığımız büyük deprem felaketinin yıl dönümündeyiz. Bunu asrın felaketi değil, asrın ihmali olarak nitelendirmek ve unutturmamak lazım. Herkes depremle alakalı duygularını ve düşüncelerini paylaşıyor. Biz de bugün bu konuya dikkat çekmek ve niye asrın ihmali dediğimizi anlatmak için PTT önünde toplandık. Çünkü birazdan dönemin iktidarına bir çerçeve göndereceğiz. İmar barışıyla çıkarılan aflar adeta vatandaşımızı kaçak yapılaşmaya teşvik etmekte ve bu da maalesef deprem ülkesi olan Türkiye’de ciddi bir riske yol açmaktadır. Milletimizin barınma ihtiyacı konusunda elbette ki devlet ve hükümet de destek olmalı. Fakat bu ihtiyacın karşılanması, kaçak yapıların imar affıyla korunması şeklinde olmamalı. Öyle olduğu zaman da 2023 yılında gördüğümüz manzarayla karşı karşıya kalıyoruz. Dolayısıyla biz, Murat Kurum döneminde uygulanan bu kararı birazdan, artık SKM’ye mi, yoksa çalışma ofisine mi asar; kendisine göndereceğiz. Bu oportünist tavırların, seçim zamanı gündeme gelen bu uygulamaların milletin canına mal olduğunu hatırlar da aynı hatanın içine düşmez.
“ASRIN İHMALİ ÇÜNKÜ GEREKLİ DENETİMLER YAPILMADI, GEREKLİ TEDBİRLER ALINMADI”
53 binden fazla insanımızı kaybettik. Bugün bu kaybımızın ne olduğunu bile ifade etmekte zorlanan bir iktidarla ve İBB’ye aday olmuş ve bu şehri depremden kurtaracağını iddia etmiş bir zihniyetle karşı karşıyayız. Asrın ihmali çünkü gerekli denetimler yapılmadı, gerekli tedbirler alınmadı. Depremden sonra müdahalede maalesef gecikildi. Müdahalenin kendisinden çok, bu gerekli tedbirlerin alınmaması 53 bin canımıza mal oldu. Devamında da bitmedi. TBMM’de üç ayrı önerge verdim. Bunlardan bir tanesindeki sorular şunlardı: Hatay’da konteynerlerde yaşayan bir vatandaşımız, gece tuvalete gitmek için başka bir konteynere giderken düştü ve başına aldığı darbeyle yaralandı. Ardından da hayatını kaybetti. Bu konteyner kentlerde yaşama şartları çok zor. İnsanlar doğal ihtiyaçlarını karşılarken zorlanıyor. Biz de sorduk, bu kentlerde gerekli tedbirler alındı mı? İkinci kışını geçirmekte olan vatandaşlarımızın bu şartlarda yaşayabilmesi için ne önlemler alındı? Bu kentlerden ne zaman kurtulacak bu insanlar? Cevap alabildik mi? Hayır.
“MİLLİ EĞİTİM BAKANI’NA, ADALET BAKANI’NA SORU ÖNERGESİ GÖNDERDİK, CEVAP YOK”
Başka bir önergeyi de Milli Eğitim Bakanı’na gönderdik. Bölgede eğitim gören çok sayıda üniversite öğrencisi arkadaşımız var. Bunların eğitimleri ne olacak? 2023’ün eylül-ekim aylarında öğrencilerin eğitim hayatlarına devam edecekleri ifade edilmişti. Ancak eylül ayında bu öğrencilerin uzaktan eğitimle devam edecekleri ifade edildi. Bu öğrenciler ne durumda, yurtlarda mı kalıyorlar? Bölgede okuyan öğrencilerin KYK kredileriyle ilgili düzenleme ne durumda? Tahmin edin ne oldu? Cevap yok. Adalet Bakanı’na da şunu sorduk: Ebrar Sitesi’nin müteahitiyle Hacı Ömer Apartmanı’nın müteahiti aynı. Bu kişi tutukluyken bir bilirkişi raporu yayınlanıyor ve bu raporda tali sorumluluktan bahsediliyor, asli kusurluluk ifade edilmiyor. Böylece tutukluluk hali sona eriyor. Hayatını kaybeden vatandaşlarımızın yakınlarının avukatları, bunu daha sonradan savcılıktan öğreniyor.
“İKİ KUTUPLU YAPININ İSTANBUL DEPREMİNDE BİR ARAYA GELECEĞİNİ DÜŞÜNMEK SAFLIKTIR”
Yüzlerce çocuğumuz kayıp, yüzlerce. Bunların bir kısmı hastaneye girdiği kayıtlı ama nereye gittiklerine dair açıklama yok. Yani depremde kaybolan çocuklara dair de bir açıklama yok. Onun için biz buna asrın ihmali diyoruz. Maalesef bu zihniyet oldukça asrın ihmali yaşanmaya devam edecek. İstanbul bir deprem bölgesi. Maalesef burayla ilgili de çok ciddi bir felaket bizi bekliyor. Son 25-30 yıldır yapılması gerekenler yapılmadığı için on binlerce konut ve milyonlarca insan deprem riskiyle karşı karşıya. Bunu bertaraf etmek için belediyenin ve hükümetin el ele verip süreci halletmesi lazım. Ama ne oluyor biliyor musunuz? Ne merkezi hükümet ne belediye, bırakın kentsel dönüşümü; daha metroların isminin ne olacağı konusunda uzlaşamıyor. Bu kadar basit bir konuda bir araya gelemeyen bu iki kutuplu yapının İstanbul depreminde bir araya geleceğini düşünmek saflıktır.”