Giderken ardında iyi izler bırakanlar için “kendi gitti, adı kaldı yadigâr” derler. Bugünlerde Fatih Terim ismini her duyduğumda bu cümle benim zihnimde şöyle canlanıyor: “Adı gitti, kendi kaldı yadigâr!” Neden mi?
Eski Denizbank Şube Müdürü Seçil Erzan hakkında “Galatasaray’ın ve Türkiye A Milli Futbol Takımı’nın eski teknik direktörü Fatih Terim’i ve onun uzun yıllar birlikte çalıştığı futbolcuları dolandırdığı” iddiasıyla açılan ceza davasına ilişkin bir kaos dikkatinizden kaçmış olamaz. Bugünlerde bu davayı her basın kuruluşu başka bir isimle anar oldu. Kimisi “sahte fon davası” diyor, kimisi “futbolda dolandırıcılık davası” diyor, kimisi “Seçil Erzan Fonu” diyor. “Yüksek kârlı fon davası” diyen de var. Oysa geçen haftaya kadar herkesin nazarında bu davanın adı tekti, Fatih Terim fonu!
“HUKUK SAVAŞI BAŞLATIYORUM!”
Davayı konuşmak için davet edildiğim televizyon programlarında da saatlerce bu başlık ekranlarda yer aldı. Katıldığım ilk canlı yayın esnasında ünlü teknik direktör, “Yılların Fatih Terim kompleksini dışa vurma fırsatı bulanlar, ilgimin olmadığı bir davaya beni karıştırmaya çalışıyor. Ne alacağım vardır ne de vereceğim. Benim adımı karıştıranların aleyhine, tarihin en büyük hukuk savaşını başlatıyorum” açıklamasını yaptı.
Kamuoyunun büyük ilgiyle takip ettiği davaya ilişkin çarpıcı kulis bilgileri ve dosyanın detayları televizyon programlarında geniş zaman dilimlerine yayılarak konuşulmaya devam ediyordu ki… Benimle telif anlaşması yapan kanalın yetkilisi 4 Aralık’ta arayarak, “Dava gündemden düştü, bu konuyu sıkça işlemeyeceğiz, ekonomi programlarına ağırlık vereceğiz. Dolayısıyla size yaptığımız teklifi geri çekiyoruz”
dedi. Aynı gün kanalda benimle uzun bir toplantı yapmak isteyen Fatih Terim’in avukatı da randevuyu iptal etti.
“FATİH TERİM FONU DİYE BİR BELGE YOK”
Bir saat geçmeden öğle haberlerinde bu çarpıcı kararın nedeni gözler önüne serildi. Üç gün önce konuk olduğum programda defalarda “Fatih Terim fonu” tanımını kullanan moderatör, “Bu davayı anarken ‘Fatih Terim Fonu’ dememek gerekir, daha ne karar çıkacağı belli değil sonuçta” diyerek günah çıkarttı ve sözü kanalın spor muhabirine bıraktı. O da, “Spor müdürümüz Bahadır Çokişler, pazar günü Fatih Hoca’yla bizzat görüştü. Fatih Hoca çok kırgın, çok öfkeli. Zaten çok yakında suskunluğunu bozacak” dedi. Birkaç saat sonra bu kez Terim’in avukatları, “İddianamede Fatih Terim Fonu diye bir belge yok. Fatih Terim fonu ifadesini içeren içeriklere dava açacağız” şeklindeki açıklamayı kamuoyuyla paylaştı. Böylelikle bir kez daha basına gözdağı veren Terim, beklentilerin aksine konuşulan iddialara ilişkin hiçbir söz söylememişti.
YENİ BİR İSİM VERDİM SANA!
Fakat o akşamdan itibaren gazeteciler bu davaya yeni bir isim aramaya başladılar ve yukarıda bahsettiğim kaos hâsıl oldu. Oysa Türk medyası bu davayı skandalın patlak verdiği nisan ayından beri, “Fatih Terim Fonu” adıyla anmıştı. Bunun nedeni çok açıktı. Çünkü dosyada adı geçen en ünlü isim Fatih Terim’di ve basın da halk gibi vakayı onun adıyla anmayı seçmişti. Tıpkı “İSKİ Gate” gibi! 90’ların başında İSKİ Genel Müdürü Ergun Göknel’in boşanma davasıyla ortaya saçılan yolsuzlukların dava dosyasında da “İSKİ Gate” tanımı yoktu ama gazeteler skandalı yıllarca bu isimle sayfalarına taşıdılar.
“TERİM BENİ KIZI GİBİ SEVER”
Peki davaya adının verilmesinin tek nedeni Fatih Terim’in sınırlarımızı aşan şöhreti miydi? Tabii ki hayır! Davanın bir numaralı sanığı Seçil Erzan, 2 Mayıs 2023 tarihli ikinci savcılık ifadesinde Fatih Terim’le yakınlığını anlatırken, “Ben Fatih Terim’den bu zamana kadar fon adı altında para almadım. 2012 yılından itibaren tüm bankacılık işlemleriyle ilgilenirdim. Tam olarak Fatih Terim’in finansal danışmanı bendim.
Kesinlikle Fatih Terim’le ilgili herhangi bir usulsüzlük yapmadım. Fatih Terim beni kızı gibi sever” ifadelerini kullanmıştı.
Fakat aynı Seçil Erzan, 20 Kasım’daki ilk celsede aylardır iddiaları görmezden gelen basını ofsayta düşürürcesine çok çarpıcı açıklamalarda bulundu. “2020’de Galatasaray camiasından beni bilen ve güvenen bir insan parasını elden teslim etti. Sonra da kulüpten ayrıldı. Ben de parasını değerlendiriyordum. İhtiyaç oldukça parasını gönderiyordum. Ama istediği para çok, çok, çok fazla olmaya başladı. Bana 300 bin dolar ödemişti” diyen Erzan, hâkimin ısrarlı soruları üzerine şu cevabı verdi: “Bu kişi Fatih Terim’di. Galatasaray camiasında onun sözüne güveniliyordu” dedi.
Seçil Erzan, “Sonradan bir fon furyası ortaya çıktı. 2021 Temmuz’a kadar bir sorun olmadı. İsmini şimdi vermek istemediğim 2 kişi benden bir anda 1 verdilerse 200-300 istemeye başladılar. Tehdit ettiler. Evime gelip yağma yaptılar, önüme mermi koydular. Kazandırırken Seçil’dim, kazandıramayınca dolandırıcı oldum” diye de ekledi.
TERİM’İN KIZI, YEĞENİ, BASIN DANIŞMANI, ŞOFÖRÜ, AVUKATI VS…
Aralarında Fatih Terim’in damadı Volkan Bahçekapılı’nın da bulunduğu 8 müşteki, savcılık ifadelerinde Seçil Erzan’ın kendilerini “Fatih Terim’in de bu fonda parası var” diyerek kandırdığını söylemişti. Peki bu kadar mıydı, Terim’in dosyadaki hacmi? Nisandan beri kulak arkası edilen fakat ilk duruşmadan sonra manşetlerde ve ekranlarda hak ettiği yeri bulan davada Terim’le ilgili neler öğrendiğimizi şöyle bir özetleyelim mi?
Fatih Terim, Netflix’te yayınlanan belgeselini eşiyle birlikte Seçil Erzan’ın Bozcaada’daki çiftliğinde izlemiş ve hatta geceyi o evde geçirmişti. Erzan’ın Çorlu’daki evinde ele geçirilen excel dosyasında ise Terim’in 700 bin dolar verdiği ve 1.5 milyon dolar aldığı belirtilmiş ve son sütuna şu not düşülmüştü: “Ödenen miktar yazılanın çok…” Aynı notlara göre Terim’in kızı Buse Terim ve yeğeni Terim Arıcan, Seçil Erzan’a 300 bin dolar vermişti. Terim’in eski basın danışmanı Hande Sümertaş 50 bin dolar ödemiş 75 bin dolar almıştı, Terim’in şoförü Umut Algöze ise 100 bin lira ödemiş 150 bin lira almıştı. Dosyadaki ifadelere göre Fatih Terim’in eski avukatı ve Seçil Erzan’ın eski nişanlısı Candaş Gürol, müştekilerden İbrahim Çağlar’ın ofisine para dolu bir çanta bırakmış, on dakika sonra ofisin yan sokağına arabasıyla gelen Seçil Erzan, parayı elden almıştı. Terim’in yıllarca yardımcı teknik direktörlüğünü yapan Müfit Erkasap’ın eşi Nur Erkasap’ın imzaladığı senetler ve banka hesabında dönüp duran milyonlar ise başka bir yazının konusu olsun… Son olarak da dün İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Fatih Terim’in banka hesabından ‘gizli fon’ için para kullanılıp kullanılmadığı, Terim’in bu fona para yatırıp yatırmadığı ya da fondan para alıp almadığının incelenmesi için teknik inceleme başlattığı ortaya çıktı.
Hadi şimdi siz söyleyin: Türkiye’nin en ünlü teknik direktörünün çevresindeki bu kadar çok insan bu dosyada yer almışken skandala ‘Fatih Terim fonu’ denmesinde şaşırtıcı olan şey nedir? Dilden dile yayılan o espriye ayak uydurup biz de bu fona “Mahmut” mu diyelim yoksa?
TEŞEKKÜRLER HALK TV AİLESİ
İlk yazımın son paragrafını iki teşekküre ayırmak istiyorum. Yukarıda bahsettiğim o tatsız günlerde beni arayarak, “Aramıza katıl” diyen Halk TV’nin patronu Cafer Mahiroğlu başta olmak üzere beni sıcacık kucaklayan tüm Halk TV ailesine teşekkür ediyorum. Diğer teşekkürüm ise T24’ün patronu Doğan Akın’a… Meslek hayatımın en keyifli ve üretken yıllarını geçirdiğim Milliyet gazetesinin o dönemki Haber Koordinatörü Doğan Akın, benim her zaman örnek aldığım, bu ülkenin yüz akı gazetecilerinden biridir. Tavsiyeleriyle bana yol gösterdiği bir gün, “fikri takip sende huy oldu. Müstear isimle bir köşe yazdıracak olsam sana ‘Fikriye Takip’ adını verirdim” demişti. Hayatımın en gurur dolu anlarından biriydi. O günden bugüne bir köşem olursa adı ‘fikri takip’ olsun istedim. İşte bu köşe, o köşe!