Geçtiğimiz günlerde Bursaspor Kulübü Başkanı Recep Günay’ın açıklaması, Türkiye’de futbol camiasında hüzün ve şaşkınlıkla karşılandı. Bursaspor’un kapanma riskiyle karşı karşıya olduğunu söyledi Günay.
Bu hiç kuşkusuz Türk futbolunda bir dönemin kapanması demekti. Zira Bursaspor, 2010 yılında Süper Lig şampiyonu olmuş, ertesi sene Türkiye’yi şampiyonlar liginde temsil etmiş dev bir camiaydı.
Öyleyse gelin, Yeşil Timsahlar’ın 13 yıl gibi kısa bir sürede bu noktaya nasıl geldiğini birlikte anımsayalım.
Çok değil sadece 13 sene önce bir rüyayı yaşamıştı Bursa şehri. Üç büyük İstanbul kulübü ve Trabzonspor’un ardından Türkiye’nin en üst düzey futbol liginde şampiyon olan beşinci takım olmayı başarmışlardı.
Bir dönem Süper Lig’de fırtınalar estiren Bursa ekibi, bugünlerde TFF 2. Lig’de kümede kalma savaşı veriyor. Kulüp başkanı açık ve net konuştu: “önümüzdeki evraklara göre neden kulübün kapanmak istediği ortada. Bursaspor’un yaşama şansı sıfır.”
Beyazını Uludağ’ın karından yeşilini Bursa ovasından alan bu güzide camia, çok uzun yıllar Türkiye’nin en üst düzey liginin başaltı takımlarından birisi olarak mücadele etti. Her daim ligin güçlü takımlarından birisi olmayı başaran Bursaspor, 1990’lı yıllarda da Avrupa Kupalarında başarılı sonuçlar elde etti. Ancak asıl zirvesine 2010 yılında çıktı.
Şampiyonlar Ligi Kura çekimi sonrası Manchester United, Valencia ve Glasgow Rangers ile aynı gruba düşen Bursaspor, Şampiyonlar Ligi ilk maçında kendi evinde Valencia’yı ağırladı.
Bursaspor, Rüyalar Tiyatrosu olarak bilinen Old Trafford’da Manchester United gibi bir dev ile karşılaştı. Bu büyük kulübü kendi evinde de ağırladı.
Türkiye profesyonel liglerinin en borçlu beş takımından birisi olan Timsahlar, kulübü şampiyon yapan Recep Yazıcı’nın 2013 yılında vefat etmesi sonrası kurumsal kimliğini sürdürmekte zorlandı.
Türkiye’nin nüfus olarak kalabalık şehirlerinden olan Bursa’da, Bursaspor’a tüm yaşananlara rağmen büyük bir sevgi var. Kulübün tarihi ve taraftarlarıyla ayağa kalkıp ait olduğu seviyelere yeniden çıkması için umutlu olan büyük kitleler var. Bunun için kulübe sahip çıkacak ve istikrarlı bir kurumsal yapıyı oluşturacak yönetim gerekiyor.