İnsanlığın beslenme düzeni değişiyor.
Dünya nüfusu hızla artarken, besin kaynakları tükeniyor.
Son 50 yılda dünya nüfusu %300 oranında arttı.
Eğer böyle devam ederse 30 yıl içerisinde besin kaynaklarımız tükenebilir.
Bu sonuçlar ışığında böcek ve yapay et gibi ürünler gelecekte beslenme düzenimizin temelini oluşturabilir.
“Bitki çeşitliliğimiz yüzde 75 azaldı”
Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi ve Gıda Mühendisleri Odası Erzurum Temsilcisi Prof. Dr. Murat Karaoğlu, insanlığın gelecek beslenme düzenini konu alan açıklamalarda bulundu.
Durmaksızın artan nedeniyle gelecekte yapay etlerin, böceklerin ve mantarların sık tüketilen besin kaynakları olacağını söyleyen Karaoğlu, “1900’lü yıllardan sonra bitki çeşitliliğimiz yüzde 75 azalmıştır. Küresel olarak küçük bir gıda yelpazesine güveniyoruz. Bu, sağlığımızı ve gezegenin sağlığını olumsuz yönde etkilemektedir.” dedi.
“Gıda kaynakları artan nüfusa yetmeyecek”
Dünyada bilinen ilk nüfusun 15 milyon olduğunu, 1500’lü yıllara kadar fazla artmadığını kaydeden Prof. Dr. Karaoğlu, “1750’den sonra çok hızlı bir artış ile dünya nüfusu 750 milyona, 1950’de 2,5 milyara çıkmıştır. Günümüzde 8 milyara yaklaşan dünya nüfusunun 2050’lerde 10 milyar civarında olacağı tahmin edilmektedir. Bu artışın küresel gıda talebi için ne anlam ifade ettiğinin incelenmesi oldukça önemlidir. Bu nedenle, modern bilim ve teknolojik yöntemler ile gıda üretim ve tüketim şeklimizi değiştirerek, yeni nesil, daha sağlıklı ve daha sürdürülebilir gıdalar üretmek gerekmektedir.” dedi.
“Yapay zeka ile besinler, şişmanlık ve tansiyon gibi sorunlara yol açmayacak”
Bu yeni nesil gıdaların üretiminde kullanılmak üzere 3D-4D yazıcılar, genetik modifikasyon, nano teknoloji, sentetik biyoloji, akıllı ambalajlama ve gıda mimarisi tekniklerinin daha da geliştirilerek kullanılacağı öngörülmektedir. Bunlarla birlikte, farklı insanlar besinlere farklı tepkiler verdiği için; gelecekte yüksek teknolojili, kişiselleştirilmiş, dijital gıda üretiminin artacağı tahmin edilmektedir. Tansiyon, şişmanlık, koroner gibi hastalıklardan kişiselleştirilmiş gıdalar ile korunmak; gelecekte daha güncel olacaktır.
“Yapay et laboratuvar ortamında hayvansal kök hücrelerinden üretiliyor”
Yapay et ile ilgili ilk çalışmaların 1960’larda yapıldığını anlatan Prof. Dr. Karaoğlu, “Yapay et, hayvan kesimi yapılmadan, hücresel tarım yöntemleri ile bir kültür ortamında hayvansal kök hücrelerden üretilen ettir. Bugün üretimi gerçekleştirilen yapay et ile ilgili en önemli sorun; üretim maliyetinin yüksek olmasıdır. Çevreci ve sürdürülebilir olduğu savunulan yapay etin maliyetinin düşürülerek, gelecekte diyetimizde fazlasıyla yer alacağı öngörülmektedir.
“Yapay et artık raflardaki yerini almıştır”
Yalancı etler, bitki bazlı protein kaynaklarından ve sudan yapılı bir malzemeye dönüşüm geçirerek yapılan dokular olarak tanımlanmaktadır. Normal ete kıyasla daha ekonomik ve vegan ürün olan yalancı et, bugün artık raflarda yerini almıştır. Gelecekte yapay ve yalancı etler ile böceklerin, mantarların, yosunların, bitki bazlı sütlerin ve mikro yeşilliklerin önemi artacak.” dedi.
Haber Kaynağı: Demirören Haber Ajansı (DHA)